Öncelikle bugün 9 Eylül, yani güzel İzmir’imizin ve vatanımızın düşman işgalinden kurtulduğu gün. Ulusumuzun yazdığı destanı kanla imzalayarak mühürlediği kurtuluş günümüzün 103’üncü yıl dönümü kutlu olsun.
Türkiye, tarihinin en karanlık günlerinden geçiyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir siyasi partinin il başkanlığı hükümetin emrindeki polis tarafından TOMA’lar ile abluka altına alındı. Cumhuriyetimiz, çok partili rejimimiz, demokrasimiz büyük bir tehdit altında. Bir yanda ülkesini ve partisini savunmaya çalışanlar, diğer yanda ise sinsi sinsi bıyık altından gülerek ellerini ovuşturan, iktidarın piyon muhalefeti olmayı kabul eden, Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Canan Kaftancıoğlu gibi sözde CHP’liler ve tabii çiçeği burnunda AKP’li Özlem Çerçioğlu.
Kendisinin, oğlunun veya damadının seçim kazanamayacağını adı gibi bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başa çıkmakta zorlandığı ve sokakları hareketlendiren Özgür Özel’li CHPnin yerine, karşısında haklı olarak sırtı yerden kalkmayan, tam 13 kere seçim kaybeden, kontrollü muhalefetin piyonu Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibini görmek istemesi açık bir gerçek. Gelişmeler çok açık bir şekilde Özgür Özel’den önce de zaten CHP’nin yönetiminde bir kayyum olduğu gerçeğini tüm Türkiye’nin, özellikle CHP tabanının yüzüne tokat gibi çarptı. Bu da bir gerçek.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum ile görüşüp kayyum onursuzluğunu kabul eden Gürsel Tekin, ellerini ovuşturarak 15 Eylül’de mahkemeden çıkacak mutlak butlan kararını bekleyen, “Partiyi kayyuma mı bırakalım” diyen Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin ülkenin, cumhuriyetin karşı karşıya kaldığı seçimsiz, anti demokratik ve tek partili rejime dönüşme tehlikesi umurlarında bile değil. AKP karşısında seçim kazanılması, Türkiye’nin siyasal İslam, tarikat ve cemaat belasından kurtulması, açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca vatandaşın refaha kavuşması gibi bir kaygıları da yok. Varsa yoksa CHP’yi yeniden ele geçirmek. Yazıklar olsun hepsine!
İlginç bir hareketlilik de kısa süre önce AKP’ye geçen Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Çerçioğlu ile ilgili yaşanıyor. 15 Eylül’de mutlak butlan kararı çıkar ve Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye dönerse, Özlem Çerçioğlu’nun da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan izin alıp CHP’ye döneceği yönünde söylentiler son günlerde Aydın kulislerinin en önemli konusu haline geldi. Çerçioğlu’na yakın kaynaklardan aldığım kulis bilgileri de bunu doğrular nitelikte. “Ben zaten üzerimdeki imar baskıları yüzünden AKP’ye geçmiştim” diye kulp takıp bahane uydurmaya çalışan Çerçioğlu’nun yerlerde sürünen karizmasını kurtarmaya çalışacağı bugünlerde kulaktan kulağa yayılıyor. Şaşırtıcı bir gelişme değil aslında, çünkü Kılıçdaroğlu’na ne kadar yakın bir isim olduğu herkesin malumu zaten.
İnsan bir piyon da Aydın’da Çerçioğlu mu olmak istiyor diye düşünmeden edemiyor. Ben bu söylentilere inanmak istemiyorum, ama ben Çerçioğlu’nun AKP’ye geçeceğine de asla inanmamıştım. Hatta bazı insanlarla kavga etmiştim. Tarih onları haklı, maalesef beni haksız çıkardı. Dolayısıyla sızan bilgilerin altının da boş olmadığını düşünebiliriz.
Ama bu durumun gerçekleşme ihtimali ortaya çıkarsa CHP’nin onurlu üyeleri ne partinin işgaline ne de bu tarz dönekliklere asla izin vermeyecektir. Hatırlatmak isterim ki Kurtuluş Savaşı’nda önceleri büyük yararlıklar gösteren Çerkez Ethem, daha sonra kuvvetlerini düzenli ordudan, kendini Mustafa Kemal’den büyük görüp egosuna yenik düşmüş, halkın ve Mustafa Kemal’in bütün sempatisine rağmen isyan ederek Yunan ordusuna katılmış, dönek ve hain damgasını yemişti. Yunan vatandaşı olmuş, Yunanistan’da ölmüştü. Yunanlılara asla yaranamamış, Türklerin gözünde düştüğü hain ve dönek durumundan da asla kurtulamamıştı. Dönek siyasetçiler bana hep Çerkez Ethem’i hatırlatır. Ne gittikleri yere yaranabilirler ne de ihanet ettiklerinin gözünde dönek ve hain damgasından kurtulabilirler. AKP’ye geçerken açık olduğunu ifade ettiği alnının ortasındaki dönek damgası Özlem Çerçioğlu için artık sonsuza kadar peşini bırakmayacak ve orada kalacak. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. CHP’den istifa ettiğinde bağımsız kalsa ya da karşı cephede yer almayan bir partiye geçse belki yücelirdi, ama o kendini imha etmeyi seçti. Bu yüzden AKP’ye geçen Çerçioğlu’nun orada kalması gerekir bence. Çünkü Aydın halkı bir 180 derece dönüşü daha kaldıramaz, midesi kaldırmaz. Kanımca Özlem Çerçioğlu için daha kötü olur.
Bu arada beni hayatımda en çok yanıltan siyasetçilerin başında gelen Çerçioğlu’na hakaret etmek gibi bir düşüncem asla yok. Kendisi maalesef dönek siyasetçiler kervanına katıldı. Dönek sözcüğünü hakaret amacıyla değil, gerçeğin ifadesi olarak kullanıyorum. Bir zamanlar düşman bildiği, ağır sözler sarf ettiği karşı cepheye geçenleri tarif eden bir sözcük olduğundan ve yerine ikame edecek başka sözcük bulamadığımdan kullanıyorum. Lamı cimi yok, Özlem Çerçioğlu’nun yaptığı çok açık bir şekilde dönekliktir. Çerçioğlu, CHP seçmeninin gözünde haindir. Çerçioğlu, tıpkı Çerkez Ethem gibi hayatı boyunca ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamayacak artık. Bunu kendisinin tercihiydi, dönek ve hain diyenlere kızmamalıdır.
Son olarak altını çizerek belirtmeliyim ki CHP bence dönekleri bir daha kapıdan içeri sokmaz, hain kayyumları da bünyesinden atar diye düşünüyorum. Bakalım önümüzdeki günler nelere gebe? Hep beraber yaşayıp göreceğiz.